Haftanın Kitabı'nda, Aki ve Milla Ollikainen'in İskandinav polisiyesinden beklentileri karşılayacak ilk romanları "Kargo" üzerine konuşuyor.
Bir dönem, tabir yerindeyse, fırtına gibi esen Kuzeyli polisiyeler rüzgârı şu sıralar biraz durulmuş gibi görünüyor. İskandinav ülkelerinden neredeyse her hafta bir romanın çevirisiyle karşılaşmıyoruz artık örneğin ya da hangi birini izleyeceğimizi şaşıracağımız kadar çok sayıda televizyon dizisi çıkmıyor karşımıza. Elbette bu durum, 'üretimin' tümüyle durduğunun ya da içeriklerin ilgi çekmeyecek kadar zayıfladığının göstergesi değil. Yalnızca, İngiltere ağırlıklı olmak üzere, o küresel ilginin biraz dağıldığını söyleyebiliriz. Olansa, zaten ne olursa olsun bu türü takip edeceklere oldu! Türkçede yeni yayımlanan Kargo romanına sımsıkı sarılmamın sebebi de bu; artık biraz seyrekleşti çünkü Kuzeyli polisiyelerle geçen saatlerimiz...
A.M. Ollikainen, yazar çift Aki ve Milla Ollikainen'in kullandığı takma isimmiş. Aki Ollikainen, romanlarıyla Helsingin Sanomat Edebiyat Ödülü’nü kazanmış, The Man Booker Prize ve Prix Femina finalisti olmuş. Milla Ollikainen ise Finlandiya Dedektif Derneği’nin düzenlediği Suç Romanı Yarışması’nda birinci seçilmiş ve son yılların en heyecan verici polisiye yazarları arasında gösteriliyor. Kargo, işte bu iki ismin birlikte kaleme aldıkları ilk romanları. Ya da şöyle de söyleyebiliriz: Cinayet Büro Komiseri Paula Pihlaja polisiyelerinin ilki.
Kargo, bir İskandinav polisiyesinden beklentileri karşılayacak bir ilk roman olarak nitelendirilebilir. Hem merkezindeki ismin hikâyesini anlatıyor, onu tümüyle olaylara dahil ediyor hem de toplumsal olanla ilgileniyor; ‘dışarıdan’ kusursuz görünen bir coğrafyanın yaldızlarını döküyor. Belki, türe fazlasıyla bağlı kalmakla eleştirilebilir ama bu ona sımsıkı sarılmamıza engel değil, üstelik tam da havalar soğumuşken ve hatta dışarıda kar atıyorken!
A.M. Ollikainen
Kargo
çev. Özge Acıoğlu Bauer
April Yayıncılık, 2025, 352 s.